Araziyi en uygun şekilde değerlendirerek, dönüşebilen ve geri kazanılabilen malzemeler kullanılan yapılardır. Bu tür binalar yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek fosil yakıtları da olabildiği ölçüde az tüketir. Yapıların ortak özelliği olarak gün ışığından en fazla şekilde yararlanmaları vardır. Yeşil binalar, bir binanın yaşam döngüsü boyunca çevre sorumluluğunda ve kaynak açısından verimli olan işlemlerin yapısını hem de uygulanmasını ifade eder. Yani planlamadan tasarıma, inşaat, işletme, bakım, yenileme ve yıkıma kadar çevresel etki dikkate alınır. 
 
Diğer bir tanımıyla iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı, ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir.
 
Bu tanımların uygulandığı yapıların çoğalması adına teşvik olarak ‘Yeşil Etiket’ verilmektedir. Bu etiketler sayesinde bir binanın yeşil dostu olduğu, standartlar çerçevesinde kanıtlanır. Aynı zamanda bu etiket, yapıda hizmet gösteren işletmenin de yeşil dostu olduğunu gösterir ki bu, toplum bazında yeşil olumlamayı beraberinde getirir.
 
Binaların ve yerleşimlerin küresel ısınmaya sebep olan başlıca seragazı olan CO2 salınımının %40’ından sorumlu olduğunu düşünürsek, mimarlar, mühendisler ve şehir planlayıcılarına da büyük sorumluluklar düştüğünü görürüz. Bina ve yerleşimlerin çevreye olan etkileri salgıladıkları CO2 gazıyla da sınırlı değildir. Aynı zamanda su kullanımının yaklaşık %12’si, atıkların yaklaşık %65’i ve elektrik tüketiminin de yaklaşık olarak %71’inden sorumludurlar. Oranların bu kadar fazla olması, yeşil binalara duyulan ihtiyacın da en büyük göstergesidir.
 
YEŞİL BİNA DEĞERLENDİRMELERİ
 
Dünya’da aktif olarak birçok yeşil bina sertifika sistemi mecvuttur.  Bunlara 1990’da İngiltere’de ortaya çıkan BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method), 1998’de Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan LEED (Leadership in Energy and Environmental Design), 1998’de gelişmiş ülkelerin biraraya gelmesiyle kurulan kurulan IISBE (International Initiative for Sustainable Built Environment), 2003’de BREEAM’den uyarlanarak Avustralya’da oluşturulan Greenstar örnek olarak gösterilebilir.
 
Yazımızın devamında bu değerlendirme sistemlerinin kısa açıklamalarını bulabilirsiniz
 
BREEAM: Breeam, bir binanın çevreye olan etkilerini basit ve ekonomik bir şekilde değerlendirebilmek ve böylelikle bu etkileri azaltabilmek için 1990 yılında oluşturulan bir yeşil bina değerlendirme methodudur.
 
LEED: Leadership in Energy and Environmental Design (LEED), ABD'deki Yeşil Binalar Konseyi tarafından oluşturulmuş, yeşil bina sertifikasyon sistemidir.
 
IISBE: The International Initiative for a Sustainable Built Environment (IISBE), Sürdürülebilir Bir Çevre Yapısı için Uluslararası Girişimi, mevcut politikaları, yöntem ve araçları küresel bir sürdürülebilir çevre yapısına doğru harekete geçirebilmek için kurulmuş uluslararası bir organizasyondur.
 
DGNB, kaliteye önem veren bir bakış açısı içeren, yapı planlaması ve değerlendirilmesi amacıyla Alman Sürdürülebilir Bina Konseyi ve Ulaşım, İnşaat ve Kentsel İlişkiler Birleşmiş Bakanlığı ortaklığında oluşturulmuş bir sistemdir. DGNB sertifikası kapsamında, AB’nin Bina Enerji Performansı Sertifikalandırması gibi binanın enerji kullanımının incelenmesi, binanın atmosfere diğer etkileri, sürdürülebilir yerleşim, su kullanımı, malzeme ve kaynak tüketimi, iç ortam kalitesi gibi çeşitli kriterlere göre binanın değerlendirilmesi girmektedir.
 
DGNB Sertifikası diğer uluslararası sertifikaların içeriğinde olmayan ekonomik ve sosyal faktörleri içine aldığından, yeşil seviyesinin üzerine çıkılıyor ve ‘Sürdürülebilirlik Sertifikası’ olarak adlandırılmaktadır.